26 Ekim 2008 Pazar

NEURO / NÖRO PAZARLAMA

  Nörolojik araştırma bulgularının ve nöro uzmanlığın pazarlama amaçlı kullanımlarını ifade ediyor; insanların farkında olmadıkları, dile getirilmemiş algı, ihtiyaç, dürtü ve arzularını açığa çıkarmada kullanılıyor. Araştırmalarda esas olarak fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) cihazlarından yararlanılıyor. İlk örneklerden biri olan Pasadena’daki bir beyin görüntüleme laboratuarında gönüllüler üzerinde yürütülen bir araştırmada deneklere iki dakikalık film klipleri gösterilmiş. Bu esnada beyinlerinde meydana gelen değişiklikler kayda alınarak, hangi klibin beyindeki hafıza alanlarını nasıl harekete geçirdiği saptanmaya çalışılmış. Hangi klibin beyinde en büyük dalgalanmayı oluşturduğu, dolayısıyla hangisinin merak uyandırdığı, izlenmeye değer bulunduğu anlaşılmaya gayret edilmiş.[i] Bulguların film stüdyolarına sunulması tasarlanıyormuş.

Martin Lindstrom ve ekibinin üç yıl süren araştırmalarının sonuçları bu alanda bilinen en kapsamlı veritabanı. Bu veriler, sigaralardaki sağlık uyarılarının işe yaramadığını aksine isteği tetiklediğini[ii], film ve TV’deki ürün yerleştirmelerinin ancak konunun içeriği ve olayın bağlamıyla ilişkilendirilebildiği durumlarda etkili olabildiğini, onun dışındaki durumlarda algılanmadığını, güçlü markaların beyinde yaptığı etkilerin dinî imajların etkisine yakın alanlarda oluştuğunu ve benzeri başka şaşırtan sonuçları ortaya çıkarmış[iii]. Vanilla kokusunun emzirmede hâkim koku olması gerçeğinden yola çıkılarak anneleri etkilemek için bebek ürünlerinde bu kokunun kullanıldığı da iddia ediliyor.

Bu konu, hekimleri, psikologları, felsefecileri, ekonomistleri ve pazarlamacıları yakından ilgilendiriyor. Bunlar, stress altındayken, güzel yüzlere bakarken, güven veya ihanet içindeyken veya bir içeceğinin lezzetini tadarken insanların beyinlerinde olup bitenleri öğrenmekle yakından ilgileniyorlar. Araştırmalar şimdilik daha ziyade üniversitelerde yürütülüyor. Beyin görüntülerinin insanların davranışları ve duygularıyla ne ölçüde ilintilendirilebileceği üzerinde çalışılıyor. Araştırmalarda çok güçlü fMRI’larla, beyindeki oksijence zengin ve fakir hemoglobin moleküllerinin izi sürülüyor. Böylece, kanın beyin içindeki hareketinden, hangi sinir hücrelerinin aktif hale geldiği de öğrenilebiliyor.

Çalışmalar bağımlılık ve mental hastalıkların daha iyi anlaşılmasına yardımcı olduğu kadar, aşk ve bağlılık, ödül ve ceza, mutluluk ve karar verme gibi altta yatan fiziksel süreçlerin de açıklanmasına yarayabileceğine işaret ediyor. Bu çalışmalar kaçınılmaz olarak, Amerikan kültürünün en önemli faaliyetlerinden biri olan alışverişe de yöneltiliyor.

Bu gelişmeler Nöro pazarlamayı tehlikeli bulup bunu önlemeye çalışan tüketici gruplarını harekete geçiriyor. Tüketiciyi daha derinden ve daha gerçekçi olarak anlayabilmek için alışılmış pazar araştırma tekniklerinin yetersiz kaldığı hallerde Nöro Pazarlama bir çözüm olabiliyor. Odak Grup görüşmelerinde bazen güçlü bir kişi grubu etkileyebiliyor. Dürüst ve açık olmak isteyen bazı denekler ise, düşüncelerinin, duygularının ve dürtülerinin zengin karmaşıklığı altında, neyi neden tercih ettiklerini veya etmedikleri kendileri dahi farkedemeyebiliyorlar. Nöro pazarlama araştırmaları “beyinle mülakat yapmaya” benzetiliyor. İnsanlara ne istediklerini basitçe sormak yerine doğrudan beyinde yaşanan sürece odaklanılıyor. Bunun ciddî bir tehlike ve tehdit oluşturabileceğinden endişeleniliyor.

Marka isimlerinden stadyumlara ve okullardaki sağlıksız beslenmeye kadar hemen herşeye karşı kampanyalar düzenlemekle ünlü Commercial Alert isimli bir aktivist grup, Atlanta’daki Emory Üniversitesi’nde yürütülen Nöro Pazarlama araştırmalarının durdurulması için üniversite rektörüne mektup[iv] yazarak, gelişmelerin tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine işaret ediyorlardı. Reklâmlarda gerçekleştirilecek en ufak bir etkinlik artışının, hastalık, ölüm ve ıstırapları büyük çapta arttıracağı iddia ediliyor. Şişmanlık, alkolizm ve şiddete yola açan ürünlerin reklâmlarının daha etkili olmasından korkuluyor. Bazı reklâmların insanların zaaflarından istifadeye çalıştıkları gerçeği karşısında bu silahın kötüye kullanılabileceğinden ve problemi daha da ciddîleştireceğinden korkuluyor.

Konu üzerinde nice konferanslar ve kongreler düzenleniyor.  Harvard Emekli profesörlerinden Gerald Zaltman, kendi pazarlama firması Olson Zaltman’da çeşitli firmalar için yürüttüğü araştırmalar kapsamında nöro pazarlama alanındaki bulguları zenginleştirmek için beyin tarama tekniklerini kullanıyor. Atlanta’da bir pazarlama stratejileri firması olan BrightHouse[v], tatminin nöral temelleri ve beyin görüntüleme projeleri üzerinde çalışmakta.

Bu araştırmalar henüz beyindeki “satınalma noktası”nı bulabilmiş değil, ama bu yolda önemli adımlar atılmaya başlandığı, araştırmaların yoğunluğundan anlaşılıyor.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Yrd. Doç. Dr. Kürşat Çağıltay ve araştırma görevlisi Erol Özçelik’in ODTÜ’de TÜBİTAK tarafından desteklenerek oluşturulan Türkiye’nin ilk İnsan Bilgisayar Etkileşimi laboratuarında gerçekleştirdikleri çalışmada[vi] katılımcılara reklâmlar.tv sitesinden edinilen 12 farklı reklâm izletilmiş ve bu esnada gözün ekranda hangi noktaya ne kadar süre baktığı, göz hareketlerini izleme cihazı yardımıyla kaydedilmiştir. Reklâmlar izlendikten sonra katılımcıların mesajları hangi başarı oranında hatırladıklarını ölçmek için çeşitli testler uygulanmıştır.

Bu çalışmadan elde edinilen bulgulara göre izleyicilerin birden çok görsel öğenin aynı anda sunulduğu reklâmlarda dikkatlerini sadece bir nesneye odaklayabildiği ve bu yüzden ekrandaki diğer mesajları tam olarak algılayamadıkları ortaya çıkmıştır.

Daha fazla bilgi için neurosciencemarketing.com’a bakılabilir.



[i]               Carrie Peyton Dahlberg,  Marketers see riches in brain data”, Sacramento Bee,  http://www.sacbee.com/static/live/newsletters/sacbee_bulletin_signup.html

[ii]               “Are Tobacco Warnings Really Ads?”, posted by Roger Dooley, 23 Oct. 2008, http://www.neurosciencemarketing.com/blog/articles/tobacco-warnings.htm

[iii]               Martin Lindstrom, Buyology: Truht and Lies About Why We Buy, Doubleday Business, New York, (October 21, 2008). Amazon.com’daki blogundan Lindstrom’un araştırmalarına dair videolar da izlenebilir.

[v]              BrightHouse firmasının kurucusunun şu kitabını da bu vesileyle anıyorum: Joey Reiman, İyi Yaşamak İçin Yaratıcı Düşünmek, Reklâmcılık Vakfı Yayınları, İstanbul, 2004.

[vi]              Yard. Doç. Dr. Kürşat Çağıltay  kursat@metu.edu.tr, Arş. Gör. Erol Özçelik  eozcelik@metu.edu.tr

21 Ekim 2008 Salı

HOSPITALITY / AĞIRLAMA PAZARLAMA

Otel, turizm, eğlence türü faaliyetleri kapsayan ağırlama endüstrisi, kendine özgü pazarlama uygulamaları gerektiriyor. Bu alanda özel eğitimler ve yayınlar[i] da çoğalıyor. Adı geçen kitapta ağırlama pazarlaması uygulamaları, “karşılaşma öncesi pazarlama”, “karşılaşma pazarlaması”, “karşılaşma sonrası pazarlama” olarak üç bölümde ele alınıyor. Ayrıca, hizmet süreçlerinin yönetilmesi ve personel müşteri ilişkileriyle ilişkisel pazarlama konularına da yer veriliyor.

Ağırlama pazarlama çoğunlukla uluslararası müşterilere de hizmet ettiğinden, konunun bu yönü de ayrıca incelemeye değer boyutlarda[ii] görülüyor.



[i]                David Bowie, Francis Buttle, Hospitality Marketing – An Introduction, Butterworth-Heinemann, 2004.

[ii]                Abraham Pizam, editör, International Encyclopedia of Hospitality Management, Butterworth-Heinemann, 2005.

360 DEGREE / 360 DERECE PAZARLAMA

İş dünyası bu kavramla ilk olarak "360 Derece Yönetim" adıyla tanıştı. Planlama, örgütleme, koordinasyon, denetim gibi yönetim fonksiyonlarını finans, üretim, muhasebe gibi diğer işletme fonksiyonlarını entegre eden bir sistem dahilinde düşünmeyi önerir. Firma yönetiminde “kör nokta” bırakmayan bir görüş açısı sağlayan bu yaklaşım, 360 derece yönetim olarak anılıyor.

Global bir reklâm ajansı olan Ogilvy & Mather’s’in marka pazarlamasına uyguladığı yaklaşımına verdiği bir ad[i].  Bu yaklaşımın kaynak tahsislerinde ve iletişimin bütün elemanlarını etkili ve tutarlı bir şekilde bir araya getirmelerinde bir rehber olarak kullanıldığı ileri sürülüyor. Bahsi geçen kitaplarında yazarlar, bu metodu açıklıyor ve nasıl işlediğini sade bir dille anlatıyorlar. Kitapta, IBM, American Express, Pond’s Institute, Nestle ve Milo gibi firmalardan çeşitli örnek olaylar da yer alıyor.



[i]               Mark Blair, Richard Armstrong, Mike Murphy, The 360 Degree Brand In Asia, John Wiley, 2003.

FUZZY / BULANIK PAZARLAMA

Bulanık mantık, bilim, teknoloji ve enformatik alanında nispeten yeni kavramlardan biri olarak “siyah/beyaz”, “var/yok” biçimindeki binary düşünceye karşı, gri alanların da varlığına vurgu yapar. Chris Arnold bloğunda[i] bu kavramın pazarlamada da işe yarayacağını ileri sürüyor ve buna “Fuzzy Marketing” diyor. Eski kuralları, hiyerarşileri ve dar görüşlülüğü bir yana bırakıp, medya ve pazarlamaya farklı ve yenilikçi görüşlerle yaklaşmayı öneriyor.

Bulanık mantık setlerinin pazarlama yönetimi problemlerine uygulanmasını konu alan bir proje çalışması için bakınız:[ii]



[ii]                Shady Aly, “Applying fuzzy logic sets to marketing management problems”, Czech University of Agriculture in Prague, Faculty of Economics and Management, Information Engineering Department’e sunulan bir proje. http://pef.czu.cz/~linhart/summer3/summer4environment/Marketmngmnt.PDF Erişim: 21.10.08

8 Ekim 2008 Çarşamba

Fonfüllü'sü de var....

Bu yıl 7 Kasım 2008 tarihinde Çırağan Sarayı’nda düzenlenecek olan ve “Pazarlamanın Değişen Trendleri ve Yeni Renkleri”nin ele alınacağı MediaCat Marketing Forum’08; Türkiye’de pazarlama alanında ilk kez konuşulacak birçok konuyu ele almaya hazırlanıyor.

Pazarlama ve reklam alanında yeni trendler, yeni teknolojiler, yeni ölçümleme yöntemleri, yeni tüketim kültürü, boyut değiştiren tüketicinin, gelişen iletişim ve reklam ortamının yeniden tanımlanması ve anlaşılması konuları ile ilgili sunumların yapılacağı MediaCat Marketing Forum 08’de tartışılacak konu başlıkları arasında; Punk Marketing, Gerilla Pazarlama&Gerilla Reklamcılık, Pazarlamada Yeni Bir değer: Mutluluk, Branded Male: Marketing to Men (Erkeklere Pazarlama), Fonfüllü Marketing, Instore Marketing; Shopper Engagement (Alışverişçiyi satış noktasında yakalamak) ve Celebrity Marketing yer alıyor.

Türk reklamcılığının asi çocuğu Hulusi Derici'nin pazarlama dünyasını altüst edecek yeni bir görüşü (aykırı) olan “Fonfüllü Marketing” konusunda anlatılacakları merakla bekleniyor.

CELEBRITY / ÜNLÜ PAZARLAMA


Alkış ünlülerin gıdasıdır. Şöhret çok kişi tarafından tanınmak, ünlü olmak demek. Ünlüler pazarlanır, pazarlama ünlülerden yararlanır. Ünlüler satar[i]. Ünlülerin pazarlanma ve parlatılmasında pazarlama, firma, marka, ürün algılamalarının oluşturulup güçlendirilimesinde ünlüler kullanılır. Bir ünlü ile bir marka yan yana geldiğinde bileşik kaplar kuralı işler. Düzeyi yüksek olan diğerini yukarıya, düşük olan da ötekini aşağıya doğru etkiler. Denge kurulmaz ise, yukarıdaki bundan zarar görebilir.

Ünlülere ürünlerini vererek, görünürlüğü yüksek yer ve zamanlarda kullandırarak, yan yana görülmelerini sağlayarak firmalar ünlülerden yararlandığı gibi, ünlüler de firmalarla sponsorluk-destek anlaşmaları yaparak kendi şöhretlerini güçlendirmeye bakarlar. Ünlüler şöhret ve karizmalarıyla birlikte star (yıldız) olarak da anılırlar[ii]. Ünlü (Ünlüler) pazarlama iki tarafı keskin kılıç gibidir. Doğru kullanıldığında kazandırır, uyumsuz ve yanlış kullanımlar taraflara derin zararlar verir. “Ünlü Satar” kitabında tuzağa düşmemenin yolları anlatılıyor.

“Ünleri mi, Yünleri” mi başlıklı bir yazı için bakınız[iii].



[i]               Hamish Pringle, Celebrity Sells, John Wiley, 2004.

[ii]               Sean Redmond, Sue Holmes, Stardom and Celebrity: A Reader, Sage Publications, 2007.

[iii]              İsmail Kaya, “Ünleri mi, Yünleri mi?”, http://pazarlamabitanedir.blogspot.com 08.10.08

7 Ekim 2008 Salı

ÜNLERİ Mİ, YÜNLERİ Mİ?


Prof. Dr. İsmail Kaya

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, Pazarlama Anabilim Dalı

(Ocak 2006)

Özet:

Türkiye’de ünlü kullanımında ünlülerin ünleri (şöhretleri) öne çıkıyor, yünleri (ürüne-markaya-firmaya kazandıracağı kimlik ve değerler) ihmal ediliyor.

Ünlüler yıllar sürecek bir pazarlama stratejisi kapsamında, bir manada kendilerine has “yünleri”yle değerlendirilmiyorlar. Sadece “ünleri” dikkate alınarak, reklam ve iletişim etkinliğine katkı yapacak bir obje, bir “alet”, bir “merdiven” olarak “kullanılıyorlar”. Firmalar ünlülere yatırım yapmıyor, olgun meyveleri hasat etmeyi yeğliyorlar.

Bazen ünlüler de firmaları ve markaları “kullanıyor”. Firmanın iletişim bütçesiyle kendi “şöhretine yatırım” yapıyorlar. Firmalar arasında “ünlü takasları”, ünlüler arasında “marka takasları” yaşanıyor.

Ülkede “televole türü dışında” yeteri sayıda kimlikli ünlü olmadığı halde, firmalar “yoğurdu bol bulmuş gibi, bir reklamda üç-beş ünlü birden kullanıyorlar. Komedi, mizah, kahkaha; o kadar. Zihinlerde kalan “değer”ne? “Entelektüel bilançoya yansıyan” kazanç ne? Bilinmiyor.

Firmalar ve markalar, ünlülere sahip çıkamıyor, onlarla birlikte anılamıyor. Ünlü firmaya, firma da ünlüye “değer”, “kimlik”, “kişilik” ve “yarar” katamıyor. İlişkiler evliliğe dönüşemiyor. Seviyesi tartışmalı günübirlik birlikteliklerle yetiniliyor. Ünlü-Ürün-Marka-Firma sinerjisi üretilemiyor.


Ayrıntılar:

Soruyu şöyle sorabiliriz: "Türkiye'de hangi ünlüler markalara hayat katıyor?" Çünkü Amerika örneklerinde göremeyeceğimiz sıklıkta aynı ünlülerin her sene "marka" değiştirmesini yaşıyoruz. Bu doğrultuda "celebrity" denilebilecek insan sayısı çok az olan Türkiye'de durum "ünlü takası" şeklinde gelişiyor neredeyse. Cem Yılmaz, 2003'te Doritos'ta, 2004'te Opet'te çıkabiliyor. Opet 2003'te Tarkan'ı kullanıyor, 2004'te Cem Yılmaz'ı. Cem Yılmaz bir kaç marka ile anılıyor. Ancak İbrahim Tatlıses belki de tek marka ile hatırlanıyor (BMC daha etkili idi) ancak Merinos'u da pazarında iyi yerlere taşıdığı - rakiplerinin de benzer sınıftaki ünlüleri kullanmasından anlaşılıyor -mesela İzzet Yıldızhan, Sibel Can gibi.. Tarkan ise hangi ürüne girerse o ürüne hayat veriyor. Cem Yılmaz, markanın konuşulmasını sağlıyor.

Özet olarak Türkiye'de ünlü kullanımı "geçici" pazarlama gibi görünüyor. Amerikan örneklerinde markalar, ünlü'nün neredeyse hayatını satın alıyor. Beckham bir çok markanın "yüzü" oluyor ama bu uzun süreli oluyor. “Önünü çok iyi göremeyen Türkiye'de ünlüler geçici çözüm olarak görülüyor. Belki de bu yüzden, belki de tüketicinin marka hafızası olgunlaştırılmadığından, markalar sıklıkla yüz değiştiriyorlar. Bunun televole kültürü ile de ilgisi olabilir. Çünkü iki sene önceki televo yüzler, iki sene sonra kaybolmuş oluyor. Markalar da belki bu riske girmemek için devamlı yüzlerine farklı "maskeler" takarak tüketicilerine kendililerini hatırlatıyorlar. Ancak bu belirli bir çizgi seviyesinde olduğu zaman başarı getiriyor belki de. Mesela Polaris Seda Sayan ile devam edemezse, Seda Sayan muadili sayılabilecek aynı hedef kitleye seslenen "benzer ses"i seçiyor. Çizgisini korumak adına Seda Sayan'a yatırım yapmak yerine "Seda Sayan Çizgisine" yatırım yapıyor. Mehmet Ali Erbil, bir çok markada karşımıza çıkıyor. Ancak Gima kampanyası akılda kalıyor.

Türkiye'de ünlü seçimi konusunda hem "ünlü kişi" sayısı Amerika ile kıyaslandığında çok değil hem de ünlülerin kendi kültürleri ile ilintileri fazla yok. Mesela bir marka eğer Gamze Özçelik'i kendine yüz olarak seçerse bir sene sonra başına nasıl bir skandal gelebileceğini bilmiyor. Ünlülerde de "15 dakika" unsurları çok fazla. Skandali olmayan ünlü yok gibiyken firmalar da bu yüzlerle riske girmek yerine daha çok "ailenizin starı" kişileri tercih ediyor. Mesela Mehmet Aslantuğ veya Arzum Onan'a oynayan pek fazla riske girmemiş oluyor. Ancak Arzum Onan ile Mehmet Aslantuğ da Televole izleyen halkın çok fazla gözü önünde olamıyor. Dolayısıyla bir ünlünün ne zaman çılgınlık yapacağını markalar da kestiremiyor.

Çok ünlü kullanan firmalar arasında Turkcell sayılabilir. Ali Poyrazoğlu'nu dış ses olarak kullanmaktaki "istikrarı" markaya oldukça "yüz" sağladı denilebilir. Ayrıca Raga Oktay'ı çok da ünlü olmadığı bir dönemde seçerek güzel bir yola girdi. Nil Karaibrahimgil ile Hazır-Kart bütünleşmesi de oldukça başarılı bir ünlü kullanımı sayılabilir. Son iki isim, "çok ünlü" olmayan kişinin reklam ile ünlenerek marka ile aynı hızlarla "ünlenmesine" örnek oluyor daha çok. Fakat sonraki kampanyalarda Haluk Bilginer, Gülse Birsel ve Kadir Çöpdemir başarılı kullanıldı denilebilir. Başarı, “çok ünlülü” olmasından ziyade “çok istikrarlı” olmasından kaynaklanıyor.

Aynı durum mesela Polaris için geçerli sayılmaz. Seda Sayan çizgisini değiştirip durdu ve toplumdan uzaklaştı sayılabilir. Ancak o hali ile Polaris çizgisini koruyabilir. Fakat bunun ne kadar başarı sağlayacağı ya da Polaris'i hedeflerine ulaştıracağı ayrıca bir tartışma konusu olur.

Opet Tarkan ile pek başarılı olamadı herhalde ki Cem Yılmaz yoluna başvurdu. Cem Yılmaz, markanın konuşulmasını ve satılmasını sağlıyor. Ancak Mavi Jeans kampanyası kadar bir markayı ileriye/uzun süreli taşıyabiliyor mu, şimdilik bunu bilemiyoruz.

Ünlü kullanımı üzerinde istikrar sağlayan markalar, başarılı ünlü seçimleri ile markalarına kimlik katabiliyorlar. Fakat böyle bir kültüre sahip olmayan Türkiye’de bunu uzun süre korumak pek mümkün görünmüyor.

Ünlü kullanan markalar: Telsim _Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Fatih Terim, Ajda Pekkan, İbrahim Kutluay. Rüştü ile Saray bisküvi (gofret). Bir fiyasko. Cola Turca - Emre Belözoğlu. (ve diğerleri Amerikalı) Digiturk . Mehmet Ali Erbil , Gülben Ergen, Sinan Çetin. Metin Akpınar'ın Erpen reklamlarında görünmesi, Akapen'in Aysel Gürel'li kampanyası "başarısız" ancak Bonus Card'ta Aysel Gürel kullanımı başarılı oldu belki de... Yani ünlüye bağlı değil. "Yerinde kullanma" anahtar kelime.

Hiç ünlü kullanmadan başarıya ulaşmış marka da belki Ülker'dir.

  • Pazarlamada ünlü kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalar neler? Bugün genelde şirketler bu noktalara ne kadar dikkat ediyorlar? Başarılı bir ünlü kullanımının formülü nedir? Pazarlamada ünlü kullanımı hangi noktalarda marka ve şirkete zarar verebilir?
Ünlü seçimi, markanın imajı ile ilintili ya da benzer olmalıdır. Hedef kitleye ulaşmasını sağlayacak kişi olmalıdır. Şu anda Türkiye'de her hedef kitle grubuna girebilen kişi belki de bir tek Cem Yılmaz’dır. A grubu da, B grubu da C grubu da Cem Yılmaz'ı takip ediyor. 

Başarılı ünlü kullanımı uzun vadeli ilişkilerde işe yarayabilir. Türkiye'de sıklıkla değişen ünlü kullanımlarına örnek Bonus Card olabilir. Birlikte çalışmadıkları ünlü yok gibi.

Şener Şen'i Pamukbank yıllarca kullandı. Bu da başarılı bir ünlü kullanımı idi. Garanti Bankası her sene farklı bir ünlü kullandı. Şahan Garantide ve Ritmix reklamlarında aynı sene içerisinde çıktı. Belki de bu yüzden iki markaya da kazandırmadı.

Ata Demirer'in Vestel'de oynaması ne kadar sürecek? Avrupa Yakası yayından kalksa ya da reytingi düşse devam edecek mi? Bellona'da Selin oynadı. Bellona'yı hangi hedef kitleye sevdirmeye çalıştığı için? Başarılı oldu mu acaba?

Kadir İnanır Taç Perde'ye kazandırabildi mi? Mazhar Alanson Bonus ve Garanti reklamları ile başarıya ulaşabildi mi? Ya da Garanti bir başarıya ulaşabildi mi?

Ünlü, güven veren bir ünlü ise banka reklamlarında daha sık kullanıldı. Şener Şen güven vereiyordu Pamukbank ile aynı güven'i mazhar alanson garantiye getirebildi mi? 

Barış Manço Daewoo'yu Türkiye'ye sevdiremedi belki. Ama Daewoo'yu sevmediğinden sevmemiş de olabilir. Barış Manço'yu marka ile özdeşleştiremediği icin de olabilir. Milliyetçi bir Barış Manço'nun yabancı araba reklamında oynaması ters tepmiş olabilir. Veya "ortak olduğuna dair haberler" çıkması...

Çoğunlukla firmalar ünlü kullanımına dair yazılı kurallara dikkat etmiyorlar. Edemiyorlar. Çünkü popüler kültürde "aynı yüz" ile çıkmak demode olabilir diye düşünüyorlardır.

5 Ekim 2008 Pazar

Listeye Bakar mısınız?

2008 Ekim itibariyle durum şöyle:

ACTIVE MARKETING

ADVOCACY MARKETING

AESTHETICS MARKETING

ACQUISITION MARKETING

AFFILIATE MARKETING

AFTER MARKETING

AGGRESSIVE MARKETING

AGELESS MARKETING

AGRO MARKETING

AMBIENT MARKETING

AMBUSH MARKETING

AMPLIFICATION MARKETING

ANTIMARKETER MARKETING

ARBITRAGE MARKETING

AROMATIC MARKETING

ART MARKETING

ARTISTIC MARKETING

ATTENUATION MARKETING

B2B MARKETING

BEHAVIORAL MARKETING

BELOW-THE-LINE MARKETING

BETA MARKETING

BLACK MARKETING

BLIND MARKETING

BLIP MARKETING

BLOG MARKETING

BLUETOOTH MARKETING

BOTTOM-UP MARKETING

BOYCOT MARKETING

BRAND MARKETING

BROWN MARKETING

BUZZ MARKETING

CALL-CENTER MARKETING

CATALOGUE MARKETING

CAUSE-RELATED MARKETING

CITY MARKETING

CLOSED-LOOP MARKETING

CO- MARKETING

COLLABORATIVE MARKETING

COLLEGE MARKETING

COLOR MARKETING

COMMUNICATION-BASED MARKETING

COMMUNITY MARKETING

COMPETITIVE MARKETING

CONCENTRATED MARKETING

CONCURRENCE MARKETING

CONGRESS MARKETING

CONQUEST MARKETING

CONSENSUAL MARKETING

CONSUMER MARKETING

CONTAGION MARKETING

CONTEXTUAL MARKETING

CONTRA MARKETING

CONTRARIAN MARKETING

CONTROVERSIAL MARKETING

CONVERGENCE MARKETING

CONVERSATIONAL MARKETING

COOPERATIVE MARKETING

COVERT MARKETING

CREATIVE MARKETING

CRM-BASED MARKETING

CROSS MARKETING

CULTURAL MARKETING

CURIOSITY MARKETING

CURRICULUM MARKETING

CUSTOMER-FOCUSED MARKETING

CUSTOMIZED MARKETING

CUSTOMERIZED MARKETING

DARK MARKETING

DATABASE MARKETING

DE- MARKETING

DECENT MARKETING

DESIGN MARKETING

DESTINATION MARKETING

DETECTIVE MARKETING

DIALOGUE MARKETING

DICHOTOMOUS MARKETING

DIGITAL MARKETING

DIRECT MARKETING

DIVERSITY MARKETING

DO-IT-YOURSELF MARKETING

DOOR-TO-DOOR MARKETING

DOWNSTREAM MARKETING

DRIP MARKETING

DRUG MARKETING

DUCT-TAPE MARKETING

E- (ELECTRONIC) MARKETING

ECOLOGICAL MARKETING

EDITORIAL MARKETING

E-MAIL MARKETING

EMOTIONAL MARKETING

ENDO MARKETING

ENDORSED-OFFER MARKETING

ENGINEERING MARKETING

ENLIGHTENED MARKETING

ENTERTAINMENT MARKETING

ENTREPRENEURIAL MARKETING

ENVIRONMENTAL MARKETING

ETHICAL MARKETING

ETHNIC (ETHNO) MARKETING

EVANGELIST MARKETING

EVENT MARKETING

EXHIBIT MARKETING

EXPEDITIONARY MARKETING

EXPERIENCE-BASED MARKETING

EXPERIENTIAL  MARKETING

EXTREME MARKETING

FACE-TO-FACE MARKETING

FACEBOOK MARKETING

FALLIBILITY MARKETING

FAN MARKETING

FASHION MARKETING

FEAR MARKETING

FINANCIAL MARKETING

FISSION MARKETING

FOCUSED MARKETING

FLORAL MARKETING

FREE MARKETING

FREQUENCY MARKETING

FRIENDLY MARKETING

FUSION MARKETING

GAMES MARKETING

GAY MARKETING

GENERIC MARKETING

GERIATRIC MARKETING

GIFT MARKETING

GLOBAL MARKETING

GLOCAL MARKETING

GOOGLE MARKETING

GOVERNMENTAL MARKETING

GRASSROOTS MARKETING

GRAY MARKETING

GREEN MARKETING

GUERILLA MARKETING

HEALTHCARE MARKETING

HISPANIC MARKETING

HOLIDAY MARKETING

HOLISTIC MARKETING

HORECA MARKETING

HORIZONTAL MARKETING

HOST/BENEFICIARY MARKETING

HOSTILE MARKETING

HYPNOTIC MARKETING

IDEA MARKETING

IDEAVIRUS MARKETING

IDEOLOGY MARKETING

IMMERSION MARKETING

IMPRESSIONIST MARKETING

INCIDENTAL MARKETING

INDECENT MARKETING

INDUSTRIAL MARKETING

INERTIA MARKETING

INFLUENTIAL MARKETING

INFLUENCER MARKETING

INNOVATIVE MARKETING

INSIDE OUT MARKETING

INSIDER MARKETING

INSPIRING MARKETING

INSTORE MARKETING

INTEGRATED MARKETING

INTERACTIVE MARKETING

INTERNAL MARKETING

INTERNATIONAL MARKETING

INTERNET MARKETING

INTERRUPTED/INTERRUPTION MARKETING

IRRITATING  MARKETING

JOINT-VENTURES MARKETING

KARMIC MARKETING

KEYWORD MARKETING

KIDS MARKETING

LATERAL MARKETING

LEAN MARKETING

LEISURE MARKETING

LEVERAGE MARKETING

LIFESTYLE MARKETING

LIVE MARKETING

LOCAL MARKETING

LONG TAIL MARKETING

LOW COST MARKETING

LOYALTY MARKETING

MACRO MARKETING

MAGICAL MARKETING

MASCOT MARKETING

MASS MARKETING

MASS MICRO MARKETING

MAXI MARKETING

MEDICAL MARKETING

MEGA MARKETING

META MARKETING

METAPHORIC MARKETING

MICRO MARKETING

MIND-ALTERING MARKETING

MISCHIEVOUS MARKETING

MOBILE MARKETING

MOSQUITO MARKETING

MOTIVATIONAL MARKETING

MULTI-CONNECTED MARKETING

MULTI-LEVEL MARKETING

MULTILOG MARKETING

MUSICAL MARKETING

MYSTERY MARKETING

NANO MARKETING

NATIONAL MARKETING

NEGATIVE MARKETING

NETWORK MARKETING

NEURO MARKETING

NICHE MARKETING

NON-PROFIT MARKETING

NOSTALGIC MARKETING

NUCLEAR MARKETING

NURTURE MARKETING

OBESITY MARKETING

OCCASION MARKETING

ODOUR MARKETING

OLFACTORY MARKETING

OMNI MARKETING

ONE-ON-ONE MARKETING

ONE-TO-ONE MARKETING

ON-LINE MARKETING

OPPORTUNITY MARKETING

OPT-IN MARKETING

OPT-OUT MARKETING

ORGANIC MARKETING

ORGANIZATIONS MARKETING

ORGANIZATIONAL MARKETING

P2P MARKETING

PARTICIPATION MARKETING

PASSION MARKETING

PATRIOTIC MARKETING

PEER-TO-PEER MARKETING

PENETRATION MARKETING

PERMISSION MARKETING

PERSON-TO-PERSON MARKETING

PERSONAL MARKETING

PERSONALIZED MARKETING

PET MARKETING

PINK MARKETING

POLITICAL MARKETING

POSTMODERN MARKETING

POWER MARKETING

PRECISION MARKETING

PRIVILEGE MARKETING

PROACTIVE MARKETING

PROFIT-BASED MARKETING

PROJECT MARKETING

PROPAGATION MARKETING

PROXIMITY MARKETING

PSYCHOLOGICAL MARKETING

PUBLICITY MARKETING

PUBLIC SERVICES MARKETING

PULL MARKETING

PUNK MARKETING

PUSH MARKETING

QUANTUM MARKETING

RACIAL MARKETING

RADICAL MARKETING

RE- MARKETING

REACTIVE MARKETING

REAL ESTATE MARKETING

REAL-TIME MARKETING

REALITY MARKETING

REFERRAL MARKETING

REGIONAL MARKETING

RELATIONSHIP MARKETING

RELEVANCE MARKETING

RELIGIOUS MARKETING

REPRO MARKETING

RESOURCE-BASED MARKETING

RESTAURANT MARKETING

RETENTION MARKETING

RETRO MARKETING

REVERSE MARKETING

REVOLUTIONARY MARKETING

RIPPLE MARKETING

RSS MARKETING

SCENT MARKETING

SEARCH ENGINE MARKETING

SEASONAL MARKETING

SEGMENTED MARKETING

SEGMENT-OF-ONE MARKETING

SENSE-OF-MISSION MARKETING

SENSORY MARKETING

SERVICES MARKETING

SHAMELESS MARKETING

SHOPPER MARKETING

SIMPLICITY MARKETING

SKIMMING MARKETING

SMALL BUSINESS MARKETING

SMART MARKETING

SMS MARKETING

SO WHAT MARKETING

SOCIAL MARKETING

SOCIAL NORMS MARKETING

SOCIETAL MARKETING

SONIC MARKETING

SPECIAL-EVENTS MARKETING

SPIRITUAL MARKETING

SPORTS MARKETING

STEALTH MARKETING

STORY MARKETING

STRATEGIC MARKETING

STREET MARKETING

SUBLIMINAL MARKETING

SUSTAINABLE MARKETING

SYMPHONIC MARKETING

SYNCHRONIZED MARKETING

TAILORED MARKETING

TARGET MARKETING

TEEN MARKETING

TELE MARKETING

THEMATIC MARKETING

TOUCH MARKETING

TRADE-SHOW MARKETING

TRADITIONAL MARKETING

TRANSIT  MARKETING

TRANSACTION(AL) MARKETING

TRANSFORMATIONAL MARKETING

TRANSFUSION MARKETING

TRANSPARENT MARKETING

TREND MARKETING

TRENDSETTER MARKETING

TRIBAL MARKETING

TURBO MARKETING

U- MARKETING

UNDERCOVER MARKETING

UNDER-THE-RADAR MARKETING

UN-WHATEVER MARKETING

UPSTREAM MARKETING

URBAN(AL) MARKETING

USEFUL MARKETING

VALUE MARKETING

VALUE-ADDED MARKETING

VALUE-BASED MARKETING

VALUE-DRIVEN MARKETING

VERTICAL MARKETING

VIDEO PORTAL MARKETING

VIRAL MARKETING

VIRTUAL MARKETING

WARKETING MARKETING

WEB MARKETING

WEDDING MARKETING

WIDGET MARKETING

WIKI MARKETING

WIRELESS MARKETING

WORD-OF-MOUSE MARKETING

WORD-OF-MOUTH MARKETING

YELLOW MARKETING

YOUTH MARKETING

YOUTUBE MARKETING

ZERO-BASED MARKETING

ZIP CODE MARKETING

2.0 MARKETING

360° MARKETING

. . .

Bakalım sırada başka neler var?