24 Nisan 2013 Çarşamba

SLOW MARKETING / YAVAŞ PAZARLAMA


SLOW MARKETING / YAVAŞ PAZARLAMA
Hakan Senbir bloğunda Campaign dergisindeki bir konudan ve bir yazısından yola çıkarak, Slow Marketing’i şöyle anlamlandırıyor ve yorumluyor[1]:
Kundera’nın “Yavaşlık” adlı yapıtı özetle şunu anlatır: “Yavaşlığın düzeyi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın düzeyi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. Yavaşlıkla anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Bir şey anımsamak isteyen kimse yürüyüşünü yavaşlatır. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır.” Kundera’nın romanının da anlattığı gibi, hal böyle iken, insan neden hızlanır? Yavaşlayıp “anımsama” yerine, insan neden hızlanıp “unutma”yı tercih eder? Bunun cevabını edebiyat dışında bir yerde daha arayalım. Atçılıkla uğraşanlar bilir, at korktuğunda koşar. Herhangi bir şeyden korkmadığında ise sakin sakin dolanır. “Adeta” halinde yavaş yavaş yürüyen atın gözlerinde korku göremezsiniz, oysa dörtnal giden atın gözlerinde belirgin bir korku vardır. Bugün pazarlamada giderek daha fazla hızlanıyoruz. Tüketici hızlanıyor, paydaşlar hızlanıyor, patronlar hızlanıyor, pazarlamacılar hızlanıyor. Hayat büyük bir yarışa döndü ve kaybetmekten korktuğumuz için hızlanıyoruz. Hızlandıkça, aynen dörtnal giden at gibi daha da korkuyoruz. Pazarlamanın da hızlanmasındaki ana neden pazarlamacının gözlerindeki korkudur. Çünkü rekabet giderek daha acımasız bir hal alıyor. Tüketici gerçek bir seçme paradoksu yaşıyor. Tüm bunlara rağmen patronlar giderek daha sert hedefler koyuyor. Öte yandan, işler pazarlamada giderek karmaşık bir hale getiriliyor. Her geçen gün çözüm önerisi olarak yüzlerce teori, kavram ve model hayatımıza giriyor. Bir gün geçmiyor ki, yeni bir pazarlama türü veya stratejik yaklaşım daha icat edilmesin. Şirketlerin ve markaların en önemli ihtiyacı olan “stratejik bakış açısı” dünyanın en zor işiymiş gibi pazarlanıyor. Basit ve yalın düşünceyi tercih ederek bu karmaşadan uzaklaşmayı becerebilenler dışındaki geniş kitle için pazarlama dünyasında tam bir korku kültürü hakim. Bu korku kültürü de pazarlamacıları hızlandırıyor. Korkan koşmaya başlıyor; koşan daha da korkmaya… Bu nedenle doğru düzgün analiz etmeden strateji geliştiriliyor.  İşin üzerinde yeterince düşünmek yerine, tecrübeleri hızla masaya yatırarak kolaycı çözümler aranıyor. Oysa her iş kendine özeldir ve geçmiş tecrübeler anlık sorunu çözmeyebilir ama kimin umurunda! Pazarlama konferanslarındaki insanları gözlemleyin. Çoğunun bir sunumun hakkını vererek dinlediğini göremezsiniz. Konuşmacılar sunumlarını yaparlarken onlar akıllı telefonlarından maillerini kontrol edip, alelacele cevaplarını yazarlar. Konuşulan konunun ne kadarını içselleştirdikleri şüphelidir. Ne oraya geldiklerine değer, ne de kaybettikleri zamana. Danışmanlık deneyimim açıkça göstermektedir ki, yıllarca profesyonel pazarlama yapmamış kurumlar bile bu yönde bir karar aldıklarında, pazarlama planının birkaç haftada bitmesini istemektedirler. Tüketicinin hizmet alırken beklemeye tahammülü olmadığının farkındayım. Ancak iyi bir analiz ve beraberinde güçlü bir pazar çekiciliği çıkarsaması, konumlama, strateji geliştirme, bu stratejilere uygun çözümler bulma, bu çözümleri planlama, uygulama ve nihayetinde ölçme işinin hız yaparak başarılabileceğine inanmıyorum. Yavaşlık göreceli bir kavram. Neye göre yavaş? Neye göre hızlı? Sanırım “Slow Marketing” ile son dönemde kast edilen, “kaza yapmayacak kadar yavaş, hayatı kaçırmayacak kadar hızlı” olmak. Pazarlamacının bir şey kaçıracağım korkusuyla önüne sürülen her şeye koşması yerine, dingin bir şekilde strateji geliştirerek yapılması gereken temel işlere odaklanması yani yavaşlayarak savaşması bugün için en kontrollü çözüm olabilir.
Campaign dergisinin Nisan sayısındaki görüşlerim yukarıdaki gibi. Güven Borça, İsmail Seval, Nigel Hollis ve Akan Abdula gibi uzmanların da SLOW MARKETING ile ilgili görüşlerini öğrenmek için bu ay Campaign Dergisi‘ni okumanızı tavsiye ederim.”

22 Nisan 2013 Pazartesi

ANACOLUTHON MARKETING / DEVRİK PAZARLAMA


Dildeki devrik cümle kavramını, pazarlamaya uyarlamaya yönelik bir bakış açısı. Söz diziminde kuralları bozan yaklaşımla pazarlama arasında bir bağ kurma girişimini yansıtıyor[1].

“Devrik cümle, benzerinin anlatım olarak yetersiz kaldığı anda keşfedilmiş farklı bir çıkış yoludur. Günümüz pazarlamasının da yapması gereken aynen budur.
Devirelim bakalım… Rekabetin acımasızlaşğı, pazarın değişken ve dengesiz bir hal aldığı, iletişim bombardımanına tutulan tüketicilerin kendilerini korumak için fethedilmesi zor kaleler kurduğu bir savaş alanıdır bugünün satış arenası. İşte bu nedenle en iyi olmak ya da kuralına göre oynamak, ürünü veya markayı hedeflerine götürmeyebilir bu yeni rekabet ortamında.
Farklı, cesur hatta sıra dışı bir bakış açısı gerektirir, iş ve iletişim amaçlarına ulaşmak. Değişirken değiştirmeyi de bilmek anlamına gelir yeni pazarlama ideolojisi. Bilinen yöntemler işe yaramadığında devrik olmayı becerebilmektir doğru olan. Ancak devrilmek değildir devrik olmak hiçbir zaman.
Daha esnek olmak birinci maddesidir devrik pazarlama manifestosunun. Gri alanlarda gezebilme becerisidir, esneklik ile kastedilen. Yeni pazar şartlarında gücünün büyük bir kısmını yitiren, tek doğru yanıt aradığı için bazen hiçbir cevaba ulaşamayan klasik pazarlamanın aksine, ayrışan düşünce yapısıyla mevcut iletişim sorunu için pek çok çözüm üretebilir devrik pazarlama.
Daha zeki olmak, bir sonraki adımıdır devrik pazarlama felsefesinin. Zeki olmak, şaşırtıcı bir şekilde aptallaşabilmektir bazen. Çözüm arayışına onlarca, hatta kulağa anlamsızca gelen çözümleri bile dahil ederek, risk almayı göze almak anlamına gelir zeki aptallık. Bakış açısını değiştirerek şaşırtmak, kavramlar arasında gezerek türetmek hareket şeklidir devrik pazarlamanın.
Son olarak yeterli dozda agresif olmaktır devrik pazarlama. Ancak devrik pazarlamanın provokasyon yeteneği büyük bir fikirden ilham almalıdır her zaman. Açıkça ürünü, kişiyi ya da markayı daha büyük yapan bir buluştur büyük fikir. Özgün bir keşiftir markanın ruhuna işleyen; özel bir ruhtur işletme dinamiklerini tetikleyen. Yenilikçi bir stratejidir rakipleri geride bırakan; ayrıksı bir değerdir sürekli yükselen."

Devamı ilgili linkte....


17 Nisan 2013 Çarşamba

LOCATION BASED MARKETING / YER TEMELLİ PAZARLAMA


LOCATION BASED MARKETING / YER TEMELLİ PAZARLAMA

Geo Marketing olarak da bilinen, müşteri-yer ilişkisine dayalı pazarlama uygulamaları. Mobil pazarlama, sosyal medya pazarlama, GPS temelli hedefleme (GPS Based Targeting) gibi başka pazarlamalarla birlikte yürütülen faaliyetler sayesinde pazarlamacılar hedef kitleye o anda bulundukları yerle ilişkili öneriler ve etkiler yöneltebiliyorlar. Google Places, Facebook Places, Foursquare, Gowall ve benzeri hizmetlere katılan firmalar, kendilerini, mağaza ve işyerlerini bu sistemlere tanıtarak yer temelli pazarlama faaliyetlerine katılmak, başlatmak veya bir parçası olmak imkanı bulabiliyorlar[1]. Geo Marketing ve Mobile Marketing’e de bakınız.
Tüketicilerin yakın çevrelerinde sunulan fırsat tekliflerinden haberdar olmalarına ve bu fırsatlardan yararlanmalarına imkan sağlayan hizmetlerden bazıları[2]:
Notikum Singapurlular’ın yakın çevrelerindeki fırsatları gerçek zamanlı olarak bulmasına yardımcı olan lokasyon temelli bir uygulama. Fırsatları "Alışveriş", "Yemek" ve "Eğlence" olarak kategorize ediyor.
Groupon’un Nisan 2011’de kullanıma sunduğGroupon Now adındaki mobil uygulama sayesinde tüketiciler bulundukları bölgedeki işletmelerde kısa süre boyunca geçerli olan (çoğu zaman sadece birkaç saat boyunca ya da belirli dönemlerde geçerli) fırsatlardan yararlanabiliyorlar.
Touchtown İsrail’de geliştirilen ve kullanıcılarını çevrelerindeki fırsatlardan haberdar eden bir uygulama. Valpak’ın mobil uygulaması kullanıcıların telefonlarının kamerası aracılığıyla indirim kuponlarını ve lokasyonun haritasını görmesini sağlıyor.
Brouha müşterilerin alışveriş sırasında mağaza içindeki fırsat tekliflerinden anında haberdar olmalarını sağlayan bir mobil mesajlaşma platformu. Müşterilerin kendileriyle ilgili herhangi bir kişisel bilgi paylaşmasına ihtiyaç duymadan çalışıyor.
Avusturalya ve Yeni Zelenda’da bulunan AMP Alışveriş Merkezlerindeki mağaza işletmecileri QuickerFeet uygulamasını kullanarak çevrede alışveriş yapmakta olan tüketicileri mağazalarındaki promosyonlardan haberdar edebiliyorlar. İki telekomünikasyon sağlayıcısı AT&T ve O2 sırasıyla ShopAlerts ve Priority Moments uygulamaları ile müşterilerine lokasyon temelli kişiye özel fırsat teklifleri hizmeti sunuyor.
BiteHunter, restoran portalları ve sosyal paylaşım ağlarını tarayarak kullanıcıları yakın çevrelerindeki yemek fırsatlarından gerçek zamanlı olarak haberdar eden bir uygulama. Willcall San Francisco’da aynı gün içinde yarı fiyatına tiyatro ve konser bileti arama ve satın alma imkanı tanıyor. Priceline son dakika oteli arayanlar için Tonight-Only adlı uygulamasını Eylül 2011’de kullanıma açtı.
Güney Koreli mobil iletişim şirketi SK Telecom Temmuz 2011’de Çin’de tablet bilgisayar entegre edilmiş alışveriş arabaları ile akıllı telefonları senkronize ederek müşterilere gerçek zamanlı mağaza içi bilgilendirme sağlayan bir servisin testlerini gerçekleştirdi.
Aisle 411 kullanıcıların alışveriş sırasında mağazada aradığı ürünü bulmalarına yardımcı olan ve akıllı telefonlarına dijital indirim kuponları gönderen bir alışveriş uygulaması. Kullanıcılar çeşitli alışveriş aktiviteleri karşılığında puan da kazanıyor ve bu puanlar sayesinde belirli mağaza ve markalardan ek indirim fırsatları elde etme şansına sahip oluyorlar.
ThinkNear uygulaması mağazaların satışlarının durgunlaşğı saatlerde otomatik fırsat kuponları üretiyor. Ayrıca yağmur ve kar gibi mağaza içi müşteri trafiğinin düşmesine yolaçacak bölgesel koşulları da takip ediyor. İlgili dönemlerde yakın mesafede oturan müşterilere mobil uygulamalarda reklam şeklinde ya da gerçek zamanlı uyarılar yoluyla otomatik online fırsat kuponları gönderiyor.
Krombera’nın “QR Koridor” uygulamasında Marmara Forum AVM’nin birinci kat koridorunun zeminini kaplayan binden fazla QR kodlarını cep telefonlarına okutanlar, markalardan sürpriz hediyeler ve yüzde elliye kadar indirimler kazanma şansı yakaladılar (Eylül 2012).
Facebook, Twitter hesabı veya kimlik numarasıyla giriş yapanlar hediyelerini aynı gün içinde alabildiler. QR Koridor uygulamasına Arby’s, Burger King, Faik Sönmez, Girl Stop, İnci, Karaca, Kervan, Kiehl’s, Kiğılı, Marks & Spencer, Ortopedia, Oxxo, Penti, Popeyes, Reebok, Sbarro, Tefal, Toyzz Shop ve YKM gibi markalar katıldı.

9 Nisan 2013 Salı

365 GÜN PAZARLAMA


52/7/24 veya 365 Gün Pazarlama

Hayat acısıyla tatlısıyla yaşansa da, kesintisiz bir süreç. İnsanların çeşitli ihtiyaçları üzerine kurulmuş sektörlerde de öyle. Hiç durmuyor, hayat devam ediyor.
Bu gerçeğe rağmen biz ne yapıyoruz? İşle hayatı birbirinden ayrı düşünüyor, ayırıyor, ayrı yaşamaya bakıyoruz. Üstüne üstlük, hayatı ve işleri programlara bağlıyor, belirli aralıklarla belirli faaliyetleri sırayla yürütme becerilerimizle de öğünüyoruz.
Hayat gibi, müşteri ilişkilerimizi de kesintisiz kılmak, müşterilerimizle 52/7/24 veya 365 gün hemhâl olmak, yenilerini kazanmak, başkalarına gitmelerine fırsat bırakmamak istiyorsak, biz de 365 Gün Pazarlama yapmalıyız.
Piyasada 360 derece pazarlama, 360 derece iletişim, 360 derece halkla ilişkiler gibi tabirleri duymuşluğumuz vardır. Ama bu 365 Gün Pazarlama gerçeğini  fark edenleri, bunu işlerinin rotasına ve ortasına oturtanları, en azından bu sıfatla pek duymamışızdır.
Bir iş başarmak isteyenlerin, pazarlamacıların muhatabı ve hedefi nihayetinde insandır. İnsanlara gelir dayanır. İnsanı, gönlüyle, aklıyla, varlığıyla, cüzdanıyla, eşiyle, dostuyla kazanabilen, onu kazanmaya götüren işleri hakkıyla yapabilen maksadına ulaşır.
Yine hepimiz biliriz ki, insan denen varlık, kalbiyle, gönlüyle, fikriyle, aklıyla, duruşuyla, tepkileri ve davranışlarıyla, her an, hâlden hâle geçebilir ve kendisinden her an, hem iyi, hem de hoş olmayan karşılıklar beklenebilir. Aralarında, dingin, oturmuş, istikrarlı manzara gösterenleri olsa da, insan genelde kaypak, değişken, kalbi, duyguları ve tercihleri bir anda değişebilen bir mahluk...
Dinginlik ve devginlik bakımından pazarlamacıların işi zor. Zira bu ikisini aynı anda bir ödül ve bir sorun olarak görebilmek durumundalar.
Pazarlamacı bir yandan müşterisinin dingin, oturmuş ve istikrarlı kalmasını sağlarken, diğer taraftan da kendine müşteri yapabilmek için, bazılarının dinginliğini bozmak ve her an her yere gidebilecek, her şeyi yapabilecek durumdaki insanları da etkilemek zorundadır.
Lafın sonunu, yeni proje, yeni gündem, Âkıllar heyetinin çalışmalarına ve yıllardır her gün üç-dört ayrı konuyla gündemden, ekranlardan, manşetlerden düşmeyen, 360 Derece Pazarlamayı da, 365 Gün Pazarlamayı da başarıyla yürüten bazı isimlerin Pazarlama Zekâsına getirecektim, ama...
Şimdilik benden bu kadar...
Küçük bir esnaftan, orta boy bir marketten, AVM’lere; oradan müşterilerinin gönlünde taht kurmayı başarmış markalara; hayatımıza derinden girmiş “bugün müşterim için ne yaptım?”, “iki günümü müsâvi mi geçirdim?” sorusunu cevaplamadan başını yastığa koymayan onca değerli insana varıncaya kadar nice örnekleri kendi çevrenizden de bulabilir, görebilirsiniz. Şansınız varsa...