16 Ocak 2018 Salı

SELFIE MARKETING / ÖZÇEKİM PAZARLAMA


SELFIE MARKETING / ÖZÇEKİM PAZARLAMA

Selfi veya Özçekim (İngilizcesi Selfie) olarak bilinen, kimilerince Nefs-i Sûret, Sûret-i Nefs, Otofoto ve başka adlarla da anılan, kişinin kendi fotoğrafını çekme işleminin ve çekilen resmin adı. Özçekim’in gücünden  ve toplumdaki etkisinden pazarlama amaçlarıyla yararlanmak için girişilen faaliyetlere Selfie Marketing deniyor.
Adı konmasa da, selfinin doğuşu 1839’a dayanıyor. Kendi resmini ilk çeken Robert Cornelius özçekimin atası sayılıyor. Selfie terimi internette ilk olarak 2004’te Flickr’da geçmiş. Selfi halk arasında 5-6 yıl önce Facebook’la birlikte popülerlik kazandı. O zamanlar sosyal medyada adı konulmamıştı, ama yayılıyordu.
Özçekim, pazarlamacıların da ilgisini çekmekte gecikmedi, firmaların, markaların, ürünlerin, ünlülerin, kişilerin pazarlanması için kullanılmaya başladı. Çekilen fotoğrafların çeşitli paylaşım kanalları üzerinden kişinin sosyal çevresiyle paylaşılmasıyla birlikte özçekim, güçlü bir pazarlama aracı haline dönüştü.
Çığ gibi büyüyen özçekim hareketinin altında yatan etkenler ve kişilerin özçekimle ilişkilerini anlamak ve açıklamak için sosyal bilimler alanında sayısız araştırmalar dahi gündeme geldi. Selfie sözcüğü, 2013’de yılın kelimesi olarak Oxford sözlüğüne eklendi. 86. Oscar töreninde ünlü TV programcısı Ellen DeGenere’nin sinemanın ünlüleriyle birlikte poz verdiği ve Twitter’de paylaştığı özçekim tivitlenme rekoru kırmıştı. Bu yayılmada tek bir grup özçekimi için Ellen’e 8 milyon dolar ödeyen Samsung markasının da etkili olduğu söyleniyordu. Aynı marka, 2015’de Las Vegas’taki asrın boks maçı öncesinde tek bir selfie çekmesi için boksörlerden birine 2 milyon dolar vermişti. Spor ayakkabı üreticilerinin, ünlü boksörlere, sporculara  kendi ayakkabılarını giyerken gösteren tek bir kare fotoğraf için milyonlarca dolar teklif ettikleri iddia ediliyordu.
Selfinin getirdiği fırsatlar, büyük küçük, çevrimiçi çevrimdışı, yerel global hemen bütün firmalar tarafından değişik uygulamalara konu oldu.[1]
Selfie pazarlaması 2013 yılından itibaren tüketicileri müşteriye dönüştürmek ve onların ilgisini çekmek için  ünlü markalar tarafından da tercih edilen bir strateji haline dönüştü. Dove, Samsung, Toyota, Apple, Sony, Huawei, GoPro, Axe bu konuda ilk akla gelen örnekler oldu.
Urban Outfitter, müşterilerinden kendi markasını taşıyan kıyafetlerle 10 milyondan fazla fotoğraf topladı, seçilenleri sitesinde sergiledi. Mağazalarda giyinme odalarına yerleştirdiği aynalarla müşterileri selfie çekmeye ve paylaşmaya teşvik etti. Özçekim akımı, THY reklamlarına da konu oldu. Bir reklam filminde ünlü basketbolcu Kobe Bryant ve ünlü futbolcu Leonel Messi birbirleriyle selfie yarışı yapıyorlardı.[2]
 Özçekimler sayesinde firmalar satışlarını, pazar paylarını, yorumları, paylaşımları, haberdarlık düzeylerini, müşteriler, ürünleri ve hizmetleriyle etkileşimlerini, taraftarlarını, izleyicilerini arttırmak imkanı buldular, buluyorlar. Bu araç, firma ve markaların hem mevcut hem de potansiyel müşterilerini olumlu etkilemelerine yardımcı oluyor. Sosyal etkileşim ve paylaşımlar sayesinde, selfie yoluyla başlatılıp üretilen etkileşmeler, katlamalı sonuçlar üretebiliyor.
Özçekim Pazarlama'dan sonuç alabilmek için, firmaların önce ulaşmak istedikleri kitleleri dikkatle tanımlamaları, izlemeleri, dinlemeleri gerekiyor. Ayrıca sosyal medyada yürütülecek bütün faaliyetlerde olduğu gibi, selfi aracılığıyla gerçekleştirilecek etkileşme çabalarında özenli, dürüst ve samimî bir yaklaşım izlemeleri şart.



[1] Her araç gibi selfie de pazarlama amaçları itibariyle dikkatle kullanılması gereken bir güç. Bazı örnekler ve uyarılar için bkz: http://khosann.com/sosyal-medyada-ne-zaman-selfie-kullanmali-azi-karar-cogu-zarar/, 06.05.2015

12 Ocak 2018 Cuma

IN-WOMB MARKETING / ANAKARNINDA PAZARLAMA


Anakarnında Pazarlama, ya da, Rahimde Pazarlama, pazarlamanın doğumdan çok önce başladığını vurgulayan bir ifade. Hamilelik kadınların en duygusal deneyimlerinden biri. Anneler bu dönemde her tür etkiye karşı daha hassas oluyorlar ve bu da onları pazarlamacıların hedefi haline getirmeye yetiyor.
Yakın dönemlerde mağaza ve marka yöneticileri ses ve kokuların bilinçaltı gücünü kullanarak ceninlere varıncaya kadar derin denemeler yapmaya giriştiler.
Bulgular, anne karnındaki bebeğin, annenin ve çevredekilerin seslerini duyabildiğini, duygularından etkilendiğini gösteriyor. Brandwashed kitabının yazarına göre, çocuğun müzik beğenisi bile annenin hamilelik dönemindeki tercihleriyle şekilleniyor[1].
Anne adaylarına hep güzel şeyler görmesi, dinlemesi, söylemesi, karnındaki bebeğiyle konuşması, ona masallar anlatmasının tavsiye edilmesi boşuna değil.
Hamilelik döneminde annenin yiyip içtiklerine de özen göstermesi isteniyor. Zira, anne ne yediyse, bebeği de, çocuğu da ilerde o şeylere daha fazla eğilimli oluyor. Tat ve lezzetler, ürünler ve hattâ markalar konusundaki tercihlerimiz anne karnındayken şekilleniyor. “Hamileyken ve emzirme döneminde tükettikleri şeyler yoluyla anneler çocuklarına enformasyon aktarır ve böylelikle onlara neleri yemenin daha iyi ve güvenli olduğunu öğretmiş olurlar.” deniyor.
Adı geçen kitapta ayrıntıları var. Bir mağaza zinciri, hamilelerin hassaslığını dikkate alarak bir deneme yapmış. Kıyafetlere bebek kolonyaları püskürtmüş, yiyecek içecek bölümlerine kiraz kokusu sıkmış, anne adaylarının doğdukları döneme ait huzur veren hafif müzikler çalmış. Satışları artmış. Lakin, başka bir şey daha olmuş.
Bir-iki yıl sonra anneler, bu mağazaların bebekleri üzerinde sihirli bir etkisi olduğunu fark etmiş, “mağazanıza girdiğimiz anda bebeğimiz sakinleşiyor, huzur buluyor, ağlarken susuyor, huysuzlukları geçiyor.” demişler.
Bilimsel araştırmalar anne karnındaki ceninin, hisseden, işiten, etrafında olup bitenlerden etkilenen, her gün ve her hafta belli bir kimlik ve kişiliğe doğru şekillenen, belli beğeni ve tercihlerle büyüyen ve bunları sonraki hayatında yaşayan, minik bir insancık olduğunu kanıtlıyor.
Pazarlamacılar işte bu insancıkları bile hayatlarının ilk anlarından itibaren etkilemeye çalışıyor.
Bebeklerin doğum öncesi öğrenme süreçleri hakkında bazı araştırma ve bulgular için bakınız:[2]
Konu bazen hamilelik öncesine kadar uzanabiliyor. İsveçli marka IKEA, anne adaylarına olabildiğince önce ulaşmanın bir yolunu bulmuştu. Amelia dergisinde “bu reklam hayatınızı değiştirebilir” mesajı altında bir bebek yatağı görseli eşliğinde anne adaylarına sesleniyordu.[3] Derginin o bölümündeki reklam, hamilelik hormununa (hCG) duyarlı bir kimyasalla kaplıydı. Reklam, idrarla buluşturulduğunda hamileliği sinyalleyen bir renk değişimi ve altından daha ileri tesi için bir laboratuara yönlendiren bir karekod ortaya çıkıyordu.


[1] Martin Lindstrom, Brandwashed: Pazarlama ve Reklâmcılık Sektörünün Uyguladığı Hilelere Çarpıcı bir Bakış, Optimist no. 288, İstanbul, 2012, s. 21- 42.
[2] news.yahoo.com/newborns-know-native-tongue-study-finds-174725104.html