16 Nisan 2009 Perşembe

SMS / SMS (ESEMES) PAZARLAMA

(Kaynak: İsmail Kaya, http://pazarlamabitanedir.blogspot.com, 16.04.09)

Mobil Pazarlama uygulamalarından biri olarak yaygın bir kullanıma sahip. SMS, Short Message Service (Kısa Mesaj Servisi) olarak biliniyor. Sahip olduğu, hedef kişilere doğrudan, hızlı, anlık ulaşma gibi özellikleri, başlangıçta kişisel haberleşme amaçlarıyla kullanılan bu servisin ticarî bir karakter kazanmasına katkıda bulundu. Cep telefonlarına geldiğinde bir uyarı sesi (Blip) çıkardığı için Blip Marketing olarak da adlandırılabiliyor.

SMS Pazarlama toplam sayısı neredeyse toplam nüfusa yaklaşan cep telefonu kullanıcılarının ceplerine her an düşen (dökülen) mesajlarla yürütülen kampanyalarla kendini gösteriyor[i]. “Tüketicilere promosyon amaçlı hediye dağıtımı eskiden beri biliniyor. Ama son senelerde, artık bu konu promosyonu aşmış ve ticaret haline getirilmiş durumda. Günümüzde hızlı tüketilen ürünler ile ilgili gerçekleştirilen promosyon kampanyalarının çoğunluğu, tüketicinin SMS ile katılımını gerektiriyor. Bu konu üzerinde biraz düşününce ve hesap yapınca, ortaya çıkan tablo insanı rahatsız ediyor.

Tipik bir kampanyada, tüketici 2 veya 3 adet SMS mesajı bedeli ile bu kampanyaya katılıyor. Kampanya dahilinde dağıtılan promosyon ürününün bir otomobil olduğunu, ve kampanyaya 1 milyon kişinin katıldığını düşünelim. Tanesi 15 YKrş'den, 300.000 veya 450.000 YTL gelir elde edilebilir. Otomobilin yanında birçok ufak tefek hediyenin de verildiğini düşünsek, kampanyanın maliyetinin 100.000 YTL'den daha fazla olmayacağını düşünmek yanlış olmaz. Maliyeti düşünce, elimizde kalan para 200 veya 350 bin YTL civarında oluyor. Bu para GSM operatörü ve kampanyayı yapan şirket arasında bölüşülüyor.

Bu şekilde düşününce, üreticilerin bu kadar fazla promosyon kampanyası yapmalarının nedeni ortaya çıkıyor. Eskiden bir maliyet ve yatırım olarak görülen promosyon çalışmaları, şimdi bir piyango veya ticarî aktiviteye dönüşmüş durumda. Bu, bence, zaafını çok iyi bildiğiniz (sözde) müşteri kitlenizin cebinden parayı almanın güzel bir yolu. Çocuklar ve gençler biz farkında olmasak bile, ceplerindeki sınırlı parayı, SMS kontörlerine böylece harcamış oluyorlar.”

Bu yazıya gelen yorumlar SMS Pazarlamasının başka yönleri de ortaya koyuyordu:

“Promosyonlarda SMS kullanılması eski kampanyalardan daha kolay olduğu için katılım daha yüksek oluyor. İçecek kapaklarını, margarin kulakçıklarını kesmenize gerek kalmıyor. Sadece ürün üzerindeki kodu giriyorsunuz ve yolluyorsunuz. '2 kontörden birşey olmaz' diye düşünülüyor. Hele bir de verilen hediyenin cazip oluşu ve de ya bana çıkarsa umudu insanları teşvik ediyor. Ancak bu bir kumar aslında... Siz para koyuyorsunuz ve olasılıklar var. Etik açıdan rahatsızlık verici bir durum.”

“Mobil pazarlama, yeni mecra'da oldukça tutulan bir yöntem. Ama durum tam da sizin zannettiğiniz gibi değil. Bir mobil kampanyada genel olarak 3 ana firmadan bahsedebiliriz. Bunlar GSM operatörü, Mobil Pazarlama ajansı ve kampanyayı gerçekleştiren marka. Bu kampanyalar esnasında sizin harcadığınız kontörler ya da SMS'ler ana markanın cebine gitmez. Mobil Marketing iyi kurgulandığı takdirde en başarılı pazarlama ve CRM verisi toplama yollarından biridir. Çünkü kitlesel değil, kişiseldir[ii].

Alper Akçan, SMS pazarlama üzerine yapılan değerlendirmeler hakkında yaptığı bir yorumda şunları yazdı: “Mobil Pazarlama konusunda ön yargılarınızın çok doğru olmadığını belirtmek zorundayım. Hem yaptığınız matematik hesabı, hem tüm dünyada genel geçer iş modeli, hem de markaların ve operatörlerin konuya yaklaşımı bu şekilde değil. Sırasıyla yanlışlıkları düzeltmek gerekirse; mobil pazarlama kampanyalarında premium fiyatlı SMS kullanılmaz, yani her SMS 1 SMS fiyatı ile fiyatlanır. Markalar açısından bakacak olursanız, katılım çok daha yüksek ve müşterisi ile interaktif bir ilişki içine geçmiş olmanın ötesinde; lojistik açıdan çok büyük faydalar var. Kampanyalar hızla devreye alabiliyorlar ve mektup saklama dertleri yok. (PK kampanyalarında gelen katılım mektupları 10 yıl süre ile saklanmak zorunda). Çekilişler elektronik ortamda yapılabiliyor. Tüketicileri hakkında daha detaylı kullanım bilgileri elde edebiliyorlar: örneğin bir kola markası kampanya yaptığında, katılım yoğunluğu real time görüldüğü için ürününün hangi saatler arasında en çok tüketildiği de öğreniliyor. Üstelik büyük ödül yanında küçük hediye de veriyorsa, kontör vermesi durumunda hiç bir lojistik sorunu yok, yani anında havadan hediyesini üretebiliyor.

Mobile Marketing Association (MMA), bu işin kurallarını tanımlayan bir organizasyon. Türkiye'de de Code of Conduct hazırlanmış durumdadır. Bizim ajanslarımız da hiç geri değil. Hatta yılın en başarılı kampanya ödülü bir Türk şirketine (Aerodeon Turkey) verildi.”



[ii] Refik Çağlayan’ın konuyla ilgili başka bir yazısı için bakınız: http://www.mobilasyon.com/blog/_archives/2006/1/12/1659508.html

13 Nisan 2009 Pazartesi

RECIPROCAL MARKETING / KARŞILIKLI PAZARLAMA (ALGÜLÜM VERGÜLÜM PAZARLAMA)


Karşılıklı pazarlama, karşılıklı yararlar için iki firmanın birbirinin işlerini güçlendirme girişimleri olarak biliniyor. 1990’ların sonlarına doğru elektronik perakendeciler arasında çok yaygın idi. Online işlerde siteler arası link takası, internet işletmelerinde ise affiliate marketing adıyla, taraflar ziyaretçiler başına ödeme-tahsilat yaparlar. Bildiğimiz iş dünyasındaki uygulamalar ise, co-op marketing (kooperatif pazarlama) veya cross marketing (çapraz pazarlama) adıyla anılır.
Karşılıklı pazarlama, küçük işletmeler için değişik yararlar sağlar. Yeni müşteriler edinme maliyetlerini düşürür, müşterilerin satınalma deneyimlerine değer katar ve üstelik uygulaması da masrafsızdır. Başarılı bir uygulama için doğru ortaklar bulmak önemlidir. İş felsefeleri, satış hacimleri, ürünleri ve marka algıları itibariyle birbirine benzeyen firmalar karşılıklı pazarlama için en uygun adaylardır. Web siteleri yoluyla yapılacak karşılıklı pazarlama anlaşmalarında, web sayfasına çok sayıda link yerleştirerek müşterileri zora sokmamaya özen gösterilmelidir. Karşılıklı pazarlamanın küçük işletmelerin büyümeleri için tek yol olmadığı da unutulmamalıdır.



6 Nisan 2009 Pazartesi

AFFINITY / HISIMLIK PAZARLAMA

Çekim, cazibe, ilgi, seçicilik, akrabalık, hısımlık gibi karşılıklarıyla afinite, kimyada atomların birleşmesini zorlayan güç, tıpta bir molekülün başka bir moleküle veya yapıya gösterdiği aşırı ilgi olarak tanımlanıyor. Afinite pazarlama (veya Partnership Marketing)  ise, ürün veya hizmetlerin, bunları sağlayan bir üçüncü tarafça, ilgi, arkaplan, meşguliyet veya başka alanlardaki ortak yönlere sahip ve birbirleriyle bağlantılı bir gruba, ortak markalama veya ilişkiyi ciro etmek yoluyla hem satıcı firmanın daha fazla satmasına hem de grubun çıkarlarını gözeten tarafın ilave gelir elde etmesine yönelik uygulamalar olarak tarif ediliyor.

Taraflar afinite pazarlama yoluyla sahip oldukları müşteri ve marka değerlerini paylaşmakla ve kendilerinin satmadığı ürün/hizmetleri de müşterilerine satarak daha avantajlı olacaklarını fark etmeleriyle birlikte ortaya çıktı. Seyahat ve finans hizmetleri, eğitim ve kredi kurumları aralarında hısımlık kurabiliyorlar.

Ortak bir hedef kitleye yönelen hısımlık pazarlama yoluyla, firmalar arasında stratejik ittifaklar ve kalıcı ortaklıklar kurulabiliyor. Hısımlık pazarlama uygulamaları 1990’larda kredi kartı firmalarının hayır kurumlarıyla oluşturdukları hısımlıklarla hızla yaygınlaştı. Hayır kurumları aldıkları komisyonlarla gelir elde ederken, kart firması da hazır bir müşteri kitlesine zahmetsizce sahip olabiliyordu. Yaygın olarak kullanılan bir başka alan olan doğrudan pazarlamada da, taraf firmalar hısımlık oluşturabildikleri ortak firmalarla müşteri veri tabanlarını paylaşıyorlardı.

Süpermarketler, mevcut müşterilerine kendi markaları altında bankacılık ve sigortacılık hizmetleri vermeleri de başka bir örnek. (Buna beyaz etiketleme = white labelling deniyor.) Hısımlık pazarlamada başarı için, doğru bir ortak seçmek, ilişkilerin sınırında tam anlaşmak, fırsatları görmek ve değerlendirmek, ilişkiyi geçici değil kalıcı algılamak, doğru temas stratejisi seçmek, ortak amaçlar belirlemek, başarılar ve kazançları adil paylaşmak önemli[i].